10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI
Hatırlatmayın bana dokuzu beş geçeyi,
Hele puslu geçen o geceyi….
Söyletmeyin kasım adlı iki heceyi,
Bu benim en büyük yasım.
Bu Ata’mın öldüğü tarih, 10 Kasım.
Hayatının en son anına kadar ülkesine hizmet etmiş olan eşsiz devlet adamı, büyük komutan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, aramızdan ayrılışının 86. Yılında, O’nu artarak devam eden büyük bir özlem, sevgi ve saygıyla anmak üzere toplanmış bulunmaktayız.
“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.” diyen Mustafa Kemal Atatürk, bugün aramızdan ayrılmış, o çok sevdiği vatan toprağına kavuşmuştur. Lakin O’nun fikirleri, hayal ve özlemleri, ilke ve devrimleri, idealleri ve düşünceleriyle yaşamakta ve yaşamaya da devam edecektir. Kahraman Türk halkı ile birlikte kurduğu Cumhuriyet ve elde ettiği bağımsızlık, O’nun bu vatana en büyük hediyesidir. Bu yüzden Atatürk asla ölmeyecek, kalplerde ve dimağlarda yaşamaya devam edecektir.
Mensubu olduğu Büyük Türk Milleti'ni sonsuz bir aşkla seven ve kısacık yaşamı içine yüzyılları sığdıran Mustafa Kemal, milleti için her türlü zorluğa katlanmış ve kendini halkına adamıştır. Onun "Ben, gerektiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk milletine canımı vereceğim" sözü, milletini ne kadar çok sevdiğini göstermektedir.
Sevgili arkadaşlarım; Atatürk’ü sevmek demek O’nun izinde yılmadan yürümek demektir. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşadığı her dönemde genç nesillere önem vermiştir. Hedefleri olan ve bu hedeflere emin adımlarla yürüyen genç nesiller inşa etmeyi arzulamıştır. Bu noktada sizlere düşen görev; O’nun hedeflediği gelişmiş, çağdaş ve güçlü Türkiye için, kurduğu Cumhuriyete sahip çıkarak, çalışkan, dürüst, ahlaklı ve vatanını seven birer birey olmaktır. Bu konuda tüm arkadaşlarımızın aynı inançta olduğuna inanıyorum.
O, hep Türk milletine güvendi ve inandı. Tarihte büyük devletler kuran, tarihe yön veren, tarihi okumaktan çok yazmayı seven, yüksek bir medeniyet seviyesine sahip olmuş Türk milletinin büyüklüğüne inanmış ve Türklüğü ile hep gurur duymuştur. Kahramanlık, vatan sevgisi, bilim ve fenne bağlılık, sanata değer verme gibi üstün özelliklere sahip Yüce Türk ulusunun, çağdaş dünya içinde yer alacağına inandı. Bunun için çabaladı. Kurtuluş Savaşı'nın ardından söylediği "En büyük davamız, en medeni ve gelişmiş, refah içinde bir millet olarak varlığımızı yükseltmektir."sözü bunu kanıtlamaktadır.
Sevgili arkadaşlar,
Atatürk, toplumun her kesimini kucaklayan bir halk adamıydı. Köylüsüne, çocuğuna, gencine, öğretmenine, sanatçısına, sporcusuna, kadınına, askerine ve yaşlısına... Kısacası toplumun tüm kesimine değer vermiş ve destek olmuştur. O, tam anlamıyla bir halk adamıydı; çünkü hep halkı için uğraşmış, halktan birisi gibi davranmıştır. Onun "Benim için en büyük makam ve ödül, Türk milletinin bir ferdi olarak yaşamaktır."sözü de bunu kanıtlar.
Bugün, bizlere düşen görev, Atatürk’ün yolundan, yüzümüzü geleceğe dönmek, ufkumuzu geniş, hedeflerimizi büyük tutmaktır. Bunun için, 10 Kasım’ları aydınlık geleceğimize yönelik atılımlarımızın esin kaynağı haline getirmeliyiz. Onun hayalleri ile yaşamalı, ülkülerini yaşatmalıyız.